ÇÖPLER......ve ACI HATIRALAR..
O gün, çok sıkılmıştım. Biraz da boş işlerle uğraşıp, kafamı dağıtmak istedim. Bu ruh hali ile pencereye doğru yürüdüm. Cadde insan doluydu. Karşımızdaki İlkokulun bahçesi çocuk çığlıkları ile çın, çın çınlıyordu. Bir süre düşen, kalkan birbirine sataşan çocukları garip bir özlemle izledim. Kendi okul yıllarım gözümde canlandı. Ve, düşündüm. O yıllar….ne kadar uzakta kalmıştı. Aradan geçen yıllar…….bir ömürdü.

Bir ara gözüm caddenin başında iki eli koca, koca poşetlerle dolu bir hanıma takıldı. Belli ki yükü ağırdı. Bayağı zorlanıyor, arada bir poşetleri yere bırakıp dinleniyor sonra tekrar alıp yürümeye başlıyordu. Yeni molayı nerede verecek merakı ile onu gözlerimle takip etmeye başladım. Söyledim ya, biraz boş işlerle vakit geçirmek istiyordum.
Ağır yükü olan hanım yokuşu indi. Belli ki çok yorulmuştu. Tam bizim pencerenin altına geldi ve kendisini izleyen bir çift gözü atlayamadı. Başını yukarı kaldırdı ve göz göze geldik. “Senin başka işin yok mu be kadın” der gibi bana baktı. Ya da ben öyle sandım. Bayağı da utandım doğrusu. Tam mahcup bir kaçışla gözlerimi başka yöne çevirecektim ki poşetlerin ağırlığı ile bitkinleşen hanım başını önüne eğdi ve caddenin karşı tarafına geçmeye çalıştı.
Cadde oldukça işlekti. Taksiler, otobüs ve diğerleri vızır, vızırdı. Yolun ortasında kalakaldı kadıncağız. Neyse bir boşluk onu karşıya geçirdi. Caddenin karşı tarafında..biraz daha aşağılarda çöp kontenyırları vardı. Kadın o tarafa doğru yöneldi. Adımları sabırsız bir telaşla hızlandı ve aceleyle çöp kontenyerının kapağını açtı. Elindeki yükü teker, teker oraya attı. Kapağı kapattı. Cebinden çıkardığı bir mendille ellerini sildi. İçine sinmemiş olacak ki bir daha bir daha sildi ve rahat bir nefes alarak geldiği yoldan geri dönmeye başladı. Yokuşu tırmandı ve gözden kayboldu. Neyse ki benim tarafıma dönüp bakmadı. Hâlâ takip edilebileceğine ihtimal vermemiş olsa gerek. Alttarafı kadıncağız çöplerini atmıştı….

Ben de rahatlamıştım. Neticede kadın bir hayli yorgunluktan sonra o ağır yüklerden kurtulmuştu.
Bir şeyleri, kendini yoran o ağırlıkları çöpe atıp kurtulmak, rahat bir nefes almak güzel şey diye düşündüm. Sonra zihnim tekrar okulun bahçesine, teneffüsün bittiğini bildiren cangır, cangır bağıran melodili zil sesi ile sınıflarına koşan çocuklara………ardından da kendi çocukluğuma ve onu takip eden uzunca bir ömre takıldı.

Birikmiş ne çok çöp vardı o ömrün içinde…..Çeşit, çeşit dertler……….,sıkıntılar…….., üzüntüler………hatalar…………, pişmanlıklar ve daha bilmem ne kadar ağır yükler.
Bilmiyorum bunlar kaç çöp poşeti doldururlardı şayet poşetlenebilseydi……….
Ve keşki, hayatımızda, biriken bu acı hatıraların da atılabileceği çöp Kontenyırları da, olabilseydi!
A. İlhan EZEL.
R