Bir Yazıya Cevap...(Çeşitli davranış bozukluğu sergileyen insanları acımasızca alaya alan bir yazıya yazılnmış cevaptır)
Merhaba.
Yazınızı okudum. Biraz müstehzi bir ifadeyle anlattığınız konunun hem ahlaki boyutu hemde psikiyatrik boyutu olduğunu düşünüyorum.
Haklısınız, toplumda bahsettiğiniz davranışları sergileyen bir çok insan var. Kimisi yanlış eğitim ve olumsuz çevre şartları ile ahlaken erozyana uğramış, eylemlerini bilinçli olarak sergleyen, kimileri de psikololojik rahatsızlıkları nedeniyle bilinçsizce toplum huzurunu bozmaktadır. Ancak insanları yargılarken bu iki etkeni bir birinden ayırmak gerekmez mi.?
Birinci sınıftaki kişiler zaten toplum tarafından dışlanarak, ilgi ve alaka kesilip yanlızlaştırılarak ve gerektiğinde cezai yöntemlerle diskalifiye edilebiliyor. Onlar için söylenecek söz olmasa gerek. Uzaklaşır, rahatsız eden eylemlerinden kurtulma imkanı bulabiliriz. Ası öneml olan ikinci sınıf, psikolojik kişilik bozukluk yaşayan bireyler önemli kesimdir.
Psikolojide bu tip kişiler, "Yansıtma-Projeksiyon" tabir edilen ve içeriğinde "Narsizm, Border line, Pipola Bozukluk" gibi hastalıkları olan kişileri yargılamamız daha hümanistçe olmalıdır diyorum. Bunun acısını ancak yakınlarında bu tip rahatsızlıklar olan kişiler anlayabilir.
Çünkü bu rahatsızlıkları olan kişiler, iç dünyalarındaki yanlış davranış döngülerinden ancak projeksiyon- olumsuz davranışlarını bilinçsizce başkalarına yansıtma ile yaşamlarına devam edebilen kesimdir. Onların davranışları asla , alay edilerek eylence malzemesi olarak değerlendirilemez.
Keşki toplumumuzun aydın kesimi bu davranış bozukluklarını doğru analiz ederek onlara yardım çareleri üretebilseler.
Bir mongol, bir down sendromlu, yahut mikrosefali hastasıyla eylenmek kadar acımasız bir yaklaşım olur bu. Ne olurdu bu durumlar yaşanmasa, hastalar tedavi edilip topluma sağlıklı insanlar olarak karışabilseydi. Sevgilerle....
Resmi daha büyük görmek için etkinleştirin,