DÖRT MEVSİMİ BİR ARADA YAŞAYABİLİR MİYİZ?

Yaşlılık, tüm kadınların korkulu rüyası deği midir hanımlar! Yüzlerde beliren ilk kırışıklar, hanımları aynalara küstüren diğer belirtiler...

Ağrılar, sızılar birbirini kovalayan rahatsızlıklar......

Çok sevdiğimiz çocuklarımızın teker, teker yuvayı terk etmeleri, yanlızlıklar ve daha neler, neler... Fakat bunda da çeşitli güzelliklerin mevcudiyetini görebilmek, işte önemli olan bu değil midir.

Mevsimler ne güzel dir....İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış... İşte gelin bizler elbirliği ile Sonbaharın güzelliklerini düşünelim...

Serin, serin esen rüzgarların; teker, teker toprakla buluşan yaprakların; teslimiyetle göç eden kuşların; sakin, sakin yağan yağmurun zerafetini görelim.

Bir de kendi "Sonbaharımızın" getirdiklerini düşünelim.

Bizlere yılların kazandırdığı olgunluk, tecrübe gibi nice manevi erdemlerin yanı sıra "Gelinler, damatlar, ve ilkbahar misali hayatımıza giren sevimli toronlar..

." Bu noktada, biz kadınları yaşlılıktan kokutan şeyin sadece aynadaki aksimiz olmadığını, korkularımızın altında yatan asıl sebebin artık üretken olamıyacağımız, terk edileceğimiz, işe yarayamayacağımız gibi bir endişenin olduğunu hissediyorum..

Ve mutluluğumuzu bize geri verecek, hayatımızın bu dönemini "İlkbaharın" verimliliğine dönüştürecek çarelere yönelmemizin gerektiğini düşünüyorum....

A.İlhan EZEL