ANA SAYFAYA DÖN https://www.etkin-ebeveynlik.online/

(Gözetmen Ve Eğitmen İşbirliği)
Rasulullah (s.a.v) Efendimiz “Kıyamet günü ben sizin çokluğunuzla övüneceğim” buyurarak Müslümanları evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya teşvik etmiştir. Ne var ki evlenmek, bir de O’nun ölçülerinde çocuk dünyaya getirip O’nun sünnetinde yetiştirebilmek bu zamanda hiç de kolay değil. Toplumun İslâmiyet’ten kopmuş, batı özentisi ile kendi kültüründen uzaklaşmış, kendi geleneklerinden ve İslâmî yaşam tarzından soğumuş olması insanı oldukça telaşlandırmaktadır. Ana babaların evlatlarına sırtlarında bir yük gibi geldiği, Büyükleri saymanın küçükleri sevmenin sadece kelimelerde kalmış olması ile bu nasıl gerçekleşecek diye düşünmemek elde değil………… Peki, Çare Ne?
Bir gün bir hanım gelir, Rasulullah Efendimize (s.a.v)bir çocuğu olduğunu ve onu İslama göre yetiştirmek istediğini söyleyerek nasihat ister. Efendimiz( s.a.v) çocuğun ne kadar olduğunu sorar.
Kadın “1 yaşında Ya Rasulullah” der. Efendimizin cevabı tüm bu sorunların cevabı, ve aradığımız Çaredir.
“GEÇ KALMIŞSIN “ (H.Ş)

Rasûlullâh (s.a.v) şöyle buyurmuştur.“Sizden her biri şükreden bir kalp, zikreden bir dil ve ahiret için yardım edecek mü’min bir eş edinsin.” [Ahmed]
Çare İslâm’ı hakkıyla öğrenip, hayata uygulamak ve bu bilinçle, salih/saliha bir eş seçmektir. İslâmî düzende bir nesil yetiştirmenin ilk adımı, içinde topluca Rabbine itaat ve ibadet edilen, Peygamberinin sünnetine tabi olunan bir yuva kurmak değil midir?
Çocuk eğitimi; doğup büyüdüğü, konuşup yürüdüğü zaman değil anne karnında başlar. Çocukların anne karnında şekillenmesi demek, sadece vücudunun değil ruhunun da şekillenmesidir. Anne, karnındaki yavrusuna fizyolojik olarak bağlı olduğu gibi psikolojik olarak da bağlı olduğunu hatırından çıkarmayarak hareket etmelidir. Anne hamilelik süresince ne ile meşgulse, duygu dünyası ne ile şekillenmişse, embriyonun dünyası da onlarla şekillenir ve psikolojik karakteri oluşmaya başlar.
Aynı zamanda bir anne, çocuğunun nasıl bir karaktere sahip olmasını istiyorsa, önce kendisini eğitmeli ve hamilelik döneminde o karakteri kendi benliğinde özümsemelidir.
Dünyaya aciz bir varlık olarak doğan insanoğlunun yaratılışında var olan özellik ve yeteneklere rağmen onu hayatın gerçeklerine hazırlayacak bir rehbere gereksinimi vardır. Eğitilmeye ve yönderdirilmeye muhtaçtır.

Bunları almaya istidatı olan minik yavru her şeyden habersiz olarak anne kucağına emanet edilmiştir. Bu bakımdan onun ilk öğretmeni annesidir. Şahsi yapısını biçimlendirme önce anne şefkati ile başlar. İçinde büyüyeceği toplumun dil, din, örf ve adetlerine göre şekillenmesi sosyalleşmesi için gereken koşullar ancak bilinçli ve bu konuda eğitimli bir rehber eşliğinde gerçekleşebilir. Bu da toplumumuzun bir başka sorunu olarak ilk rehber olan anneyi zorlamaktadır. Anne adayları çeyiz çimenden önce bunu düşünmeli ve konuyla ilgili eğitimi almalıdır. Hakkında bir eğitim almalıdır. Orta eğitim müfredat programına eklenmesi ve okul öğretmenlerinin periyodik olarak yapacakları veli toplantılarında bu eğitimi ana-babalara yönelik böyle bir çalışmayla hayata geçirmeleri eğitimcilerin görevidir. Nasıl hekimler bulundukları her mekânda hekimdir. Müdahele gerektiren bir olay anında “Ben şu an seyahatteyim” diyerek kayıtsız davranamaz ise eğitimci de gerektiğinde bunu yapamaz. O’da her ortamda eğitimci olduğunun bilinciyle davranmalıdır. Aksi hiç etik olmadığı kadar insanlığa da yakışmaz.
“Ey îman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyunuz” (Tahrim Sûresi. 69 .6)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) “Her çocuk fıtrat üzere doğar, konuşmaya başlayıncaya kadar bu hâl böylece devam eder. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan ve Mecusi yapar” (H:Ş) ile çocuğun şahsi yapısı üzerinde ailenin ne derece etkili olduğuna dikkat çekilmiştir, “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.” Hadis-i Şerifi ile : Beşikte başlaması gereken eğitimin liyakat sahibi rehberlerle devam etmesi gereken uzun soluklu bir yolculuk olduğu vurgulanmıştır.
Her konuda olduğu gibi eğitimde de esas olan, ilim almanın aldığı ilmi yaymanın da bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Anne-Baba-Öğretmen-Mürebbiye(Bakıcı)dörtlüsüyle başlayan bu yolculuğun insan oğlunda ömür boyu sürecek olan rehber arayışına verilmiş ilahi bir işarettir.
Okul öncesi döneminde eğitimli bir aile elinde yetişen çocuklar ilerdeki eğitim ve öğretim yılları için gerekli temelleri atılmış, kişilik sahibi, güzel ahlaklı ve başarılı gençler olarak hayata hazırlanmış olurlar.
Dünyaya aciz bir varlık olarak doğan insanoğlunun yaratılışında var olan özellik ve yeteneklere rağmen onu hayatın gerçeklerine hazırlayacak bir rehbere gereksinimi inkâr edilemez.
“Çocukar anne ve baba elinde bir emanettir. Mum gibi her şekli alabilir. İyi tohum ekilirse din ve dünya saadetine erişir.” (İmam Gazali).
Comments